14 Aralık 2017 Perşembe

EKONOMİDE YENİ TANIMLAMALAR: Döngüsel Ekonomi ve İnovasyon... Toplum 5.0... Bütünsel Yaklaşımlar

Büyüme ve gelişmeyi doğal kaynakların tüketimine  bağlı olmaktan kurtaracak, dolayısıyla olabilecek olumsuz çevresel etkileri önleyecek anahtar etkenlerden biri “yenilik”(inovasyon) tir.

T. Bilgehan Gürlek
Endüstri Yük. Mühendisi
bilgehangurlek@gmail.com

Avrupa Birliği (AB)’nin 2 Aralık 2015 tarihli “Döngüsel (Circular) Ekonomi Paketi” (1) doğal kaynak kullanımını ve atıkları azaltan, geri dönüşümü olabildiğince özendiren önlemler içermekte. Döngüsel Ekonomi ile üretim sürecinde kullanılan hammadde ve doğal kaynakların kullanım ömrü tamamlandığında ürün yaşam döngüsüne geri kazandırılarak tekrar kullanılabilmesi, böylece tüketimlerinin en aza indirilmesi amaçlanmaktadır.
Yanısıra, sürdürülebilir ürün ve hizmet üretiminin toplumsal gereksinimlerle bütünleştirilmesi ile “yeni” iş alanlarının yaratılabileceği düşünülmekte. Sadece “atık yönetimi” uygulamaları sonucunda 2035 yılına kadar doğrudan 170 000 iş yaratılması öngörülmekte.Ayrıca, çevreyi korumaya yönelik olarak karbon salınımlarında önemli mikarlarda düşüşün sağlanması planlanmakta.

Döngüsel ekonomi : Hedef
Döngüsel Ekonomi, temelde kaynak verimliliğinin yükseltilmesi hedeflerine bağlı olarak ortaya çıktı: hammadde, enerji, su, toprak gibi doğal kaynakların tüketimine dayalı bir ekonomik büyüme ve gelişmeden vazgeçmek- ya da tüketimini en aza indirmek- Döngüsel Ekonomi’nin en başta gelen amaçları arasındadır. Önümüzdeki 20 yıl içerisinde var olan büyüme hızları sürdürülürse yerküremizin sunabileceği kaynak kapasitesinin üç katı bir tüketimin insanlık tarafından gerçekleştirilmek isteneceği beklenmekte. Bu kestirim gözönüne alındığında, ekonomik gelişmenin kaynak tüketiminden bağımsız kılınması hedefinin ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Kaynakların akıllı kullanımı çevrenin korunmasını sağlarken, iklim değişikliğinin yavaşlatılmasına da katkıda bulunacaktır.

19 Mayıs 2017 Cuma

Endüstri 4.0’ün Yan Etkisi: İnsan Kaynakları 4.0


T. Bilgehan Gürlek
Endüstri Yük. Mühendisi
bilgehangurlek@gmail.com


Yeni  “Endüstri  4.0” devriminin; sayısal teknolojiler, robot teknolojisi, nesnelerin interneti vb. teknolojiler ile verimliliği yükseltirken artan otomasyonun bir sonucu olarak bazı alanlarda çalışan işçi sayısının azalmasına neden olabileceği öngörülmekte. Alt yetenek düzeyi işlerde çalışanların yerine robotların geçmesi, dahası yaratıcılık ve problem çözme becerileri gerektiren bilgi işlerinin (knowledge work) de algoritmalar tarafından üstlenilmesi olasılığı oldukça yüksek görülmekte. Diğer yandan, yeni teknolojilerin yaratacağı üst düzey yetenek ve beceri gerektiren işlerde paradoksal bir biçimde iş gücü açığı beklenmektedir. Aslında şimdiden bunun belirtileri görülmekte: sayısal teknolojilerde olan hızlı gelişimlere karşın verimlilik aynı hız ve oranda artmamakta, hatta azalmaktadır. Bu durumun önemli bir nedeninin yeni teknolojik gelişmelerin gerektirdiği yetenek ve becerilere sahip insan kaynakları varlığının yetersizliği olduğu düşünülmekte (1).

INSEAD tarafından her yıl yayınlanan Küresel Yetenek Rekabet Göstergesi (GTCI : Global Talent Competitiveness Index) raporu ülkelerin insan kaynakları yeteneklerini geliştirme çabalarını ve elde edilen düzeyleri karşılaştıran veriler içermektedir. 2017 yılı için yayınlanan GTCI raporunda son teknolojik değişimlerle “insan kaynakları yetenek rekabeti” nin ve “çalışma yaşamı” nın nasıl etkileneceği özetlenmekte (2). Yeni teknolojilerle birlikte robot-insan işbirliği, insan-makina ortak yaşamı (symbiosis), fazla miktarda sayısal veriler ile çalışma vb. gündeme gelebilecektir. İnsan-robot işbirliğine dayalı cobots (collaborative robots) teknolojisi ile insanların tekdüze işlerden daha fazla iş tatmini sağlayabilecekleri rollere aktarılması olanaklı olabilecektir. Tüm bu gelişmelerin bilgiye dayalı endüstrilerde yeni beceri ve yeteneklere gereksinim doğurması kaçınılmazdır. Bu bir anlamda; “Endüstri 4.0- 5.0” devrimleri yanısıra “İnsan kaynakları 4.0” diye adlandırılan yeni bir dönüşümün gelmekte olduğunun ayak sesleri olarak yorumlanabilir.

5 Ocak 2017 Perşembe

Hangi inovasyon? Sosyal, tutumlu, kapsayıcı?


T. Bilgehan Gürlek
Endüstri Yük. Mühendisi
bilgehangurlek@gmail.com


Son günlerde kendinden oldukça sık söz edilen “Sanayi 4.0” devriminin sacayaklarından biri de inovasyon (yenilikçilik). Sanayi 4.0 diye anılan sayısal dönüşüm ve teknolojik gelişimlerin ana hedefi işletme ve firmaların dolayısıyla sanayiin rekabet gücünü artırmak şeklinde özetlenmekte. Böyle olunca, odaklanılan konuların başında “maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak” gelmekte. İnovasyon da bundan kendine düşen payı almakta: yeniliklerin firmaların karlarını artırıcı ve ekonomik sonuçların önde olduğu alanlarda yoğunlaşması beklenmekte.
İnovasyonun amacı acaba salt ekonomik yarar elde etmek mi olmalıdır ? Yoksa ticari çıkarlardan başka  toplumsal, kültürel ve çevresel amaçlar güdülebilir mi ? Süregelen değişik inovasyon türleri bu alanda farklı yaklaşımların olduğunu göstermektedir: Sürdürülebilir (sustainable) inovasyon, eko-inovasyon, sosyal inovasyon, sorumlu inovasyon, kapsayıcı (inclusive) inovasyon, yalın inovasyon, tutumlu inovasyon vb.

Bunlar arasında, tutumlu (frugal) inovasyon ve yalın (lean) inovasyon türleri farklı bakış açıları ile göze çarpmakta :