Bilgehan
Gürlek
Endüstri
Yük. Mühendisi
bilgehangurlek@gmail.com
Sayısal (dijital) teknolojiler
tüm dünyada iletişimi ve operasyonel süreçleri çok ciddi oranlarda
hızlandırırken, bu hızın verimlilik artışlarına aynı oranda yansımadığı
görülmekte. 2004 yılından bu yana küresel verimlilik artışları önceki 10 yıla
göre yarı yarıya azalmış durumda (1). Üstelik bu azalış hem imalat kesiminde
hem hizmet kesiminde, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kendini göstermekte.Özellikle
gelişmekte olan ülkelerde cep telefonu ve internet kullanımının hızla
yaygınlaşmasına karşın, dijital teknolojilerin üretici sektörlerde yayılımı
düşük kalmakta, üretkenlik artışlarında yavaşlama gözlenmektedir.
Verimlilik ya da üretkenlik en
genel tanımıyla emek, sermaye vb. girdilerin ne etkinlikte çıktılara
dönüştürüldüğünün ölçülmesidir. Üretkenliği belirleyen ana etmen “teknoloji”-
hem fiziksel teknoloji hem de iş süreçleri, iş modelleri ve örgütsel yapılardan
oluşan örgütsel sermaye- dir.
Dijitalleşmeye karşın
verimlilik artışındaki azalış bir kaç etkene bağlanabilir:
Son dönemlerde “ücret”ler ile
“üretkenlik” arasındaki paralelliğin bozulduğu, ücret artışlarının
üretkenlikteki artışların çok altında kaldığı bilinmektedir. Gelir dağılımında
eşitsizlikler artmakta ve bağlı olarak talep düşüşleri yaşanmaktadır.
Dijitalleşme ile birlikte emek verimliliği- birim işgücü başına elde edilen
çıktı - artarken, dijital teknolojiler işgücünün yerini almaya başlamıştır.
Ücretlerin düşmesiyle birlikte azalan tüketim ve düşen talep nedeniyle üretimde
azalmalar, verimlilikte yavaşlamalar görülmektedir. İşsizlik krizini önlemek
için azalan üretim miktarlarını aynı işgücü düzeyleriyle sürdürme politikaları
sonuçta çalışan başına çıktı miktarlarını düşürerek verimlilik oranlarını
düşürmektedir. Dahası, dijitalleşmeyle birlikte orta sınıfların yok olma
olasılığı da gündemdedir.