Bilgehan Gürlek
bilgehangurlek@gmail.com
Michel Albert’ in 1990’ların başlarında yayımlanan “Kapitalizme
Karşı Kapitalizm " kitabında neo-liberal yaklaşıma karşı seçenekler sunulur.
Kitapta kapitalizmin aşırı rekabetçi ve kar öncelikli modelini toplumsal adalet
ve eşitlik yönünde dengeleyen "Ren
modeli” ya da "sosyal piyasa ekonomisi” gibi arayışlardan söz edilir.
Benzer arayışlar günümüzde de devam etmekte: Klaus Schwab’ in Dünya Economik
Forumu’ (WEF) nda dile getirdiği "Covid sonrası neo-liberal yaklaşımı
terketmeliyiz" görüşü gelinen nokta açısından oldukça ilginçtir. “Paydaş Kapitalizmi"
adıyla önerilen yeni kapitalizm modeli ile toplumsal refah, uzun erimli bakış
ve çevre vurgusu yapılmakta, yükselen eşitsizlik ve iklim krizine dikkat
çekilmektedir(1).
Koronavirus krizinde Çin’ in süper zenginleri 1.5
trilyon $ daha zenginleşirken, küresel ekonominin bu yıl % 4.4 oranında küçüleceği tahmin edilmekte.
IMF Başkanı Kristalina Georgieva 15 Ekim 2020'de Dünya bankası ile yapılan
toplantıda özet olarak düşük üretkenlik, düşük büyüme, yüksek eşitsizlik ve
iklim krizine dikkat çekerek ülkeler arası işbirliğinin arttırılması gereğinin
üstünde durdu. Günümüzde neo-liberal ekonomilerin rekabete dayalı ve
"hemen şimdi kar” deyişiyle tanımlanabilecek yaklaşımları, Kapitalizmin
kendi içinde yarattığı çelişkileri artırmıştır: gelir dağılımındaki
eşitsizliklerin artması, servetin tekelleşmesi, kitlesel üretim ve tüketim
artışı nedeniyle doğal kaynakların hızla tüketilmesi ve çevre kirliliği-iklim
değişikliği sorunları, azalan verimlilik oranları.
Bir
seçenek: Döngüsel Ekonomi
Ekonominin bütününde bu gelişmeler yaşanırken; sanayi
4.0 ve sayısallaşma (dijitalleşme), teknolojik işsizlik ile yeni teknolojilerin
gereksindiği insan kaynağı açığı gibi eğilimler aynı anda gözlenmekte. Üretim
yönetiminin 19.yüzyılın sonlarından başlayan gelişimine bakıldığında Fordist üretim
biçimleri ve Taylor’un bilimsel
yönetim yaklaşımlarından toplam kalite yönetimine, değişim mühendisliğinden yenilikçiliğe ve yalın
üretim sistemlerine uzanan bir gelişme çizgisi gözlenmekte. Genellikle mikro
(firma vb.) düzeydeki bu yaklaşımların ortak özelliği; kaynak kullanımını
azaltarak "verimlilik" artışı sağlamaktır.
Kaynak kısıtları, çevre kirliliği ve iklim değişikliği
sorunlarına bütünsel bir çözüm olarak ortaya çıkan seçeneklerden birisi de Döngüsel Ekonomi. Bu bağlamda, Avrupa
Komisyonunca Ufuk 2020 programı kapsamında 22 eylül 2020’de yayınlanan bir
çağrı ile yeşil ve sayısal dönüşümü desteklemek için ar-ge ve yenilik
projelerine 1 milyar avro’luk yatırım planlanmaktadır. Hem “Döngüsel Ekonomi”
hem “Yalın Düşünce” israfın en aza indirilmesini amaçlarlar. “Döngüsel Ekonomi”
insan ve doğa sisteminin yaşam döngüsü boyunca kaynak kullanımının eniyilenmesine
çalışır. Sıfır atık, geri dönüşüm, yeniden üretim, eko -tasarım uygulamada
kullanılan araçlar arasında sayılabilir. Yalın sistemlerde daha çok, bireysel
(mikro) düzeyde kaynakların üretim süreçlerindeki kullanımının eniyilenerek “verimliliğin”
arttırılması ana hedeftir. Her iki yaklaşımın birbirini tamamlayıcı yönleri
bulunmakta. Sanayi 4.0 ve sayısal teknolojiler sözü edilen amaçlara ulaşmada hızlandırıcı
bir etki yapacak gibi gözükmektedir.
Tutumlu
yenilik
Yeni gelişmekte olan ekonomilerde görülen; yerel, küçük
ölçekli ve daha az kaynak tüketen ucuz “üretim”i ve kaynak paylaşımını odağına
alan “tutumlu yenilik” ve “tutumlu ekonomi” , küresel üretime karşı bir diğer
seçenektir. Yerel-küçük üretimin kentsel boyuttaki örnekleri yavaş-kentler uygulamalarında
kendini göstermekte. Doğaya daha yakın, daha verimli,çevre dostu ve sakin
yaşamı amaçlayan yavaş kentler bilgi temelli teknolojiler ve yeniliklerle
desteklenebildiği ölçüde akıllı-yavaş kentlere dönüştürülebilir.
Buradaki kritik nokta, küresel tedarik zincirleri ile
hızlandırılan üretim ve tüketim yerine, yerel-kentsel kültür ve sanat üretimine
ağırlık verilmesidir. Paris, Milano, Ottowa,
Melburn gibi kentlerde başlatılan ve sakinlerinin onbeş dakikada tüm
gereksinimlerini karşılayabileceği yerlere erişebilmesini hedefleyen “15
dakikalık kent” uygulamaları sakin kent bölgeleri oluşturmayı amaçlayan bir
diğer örnektir.
Paydaş Kapitalizmi, Döngüsel Ekonomi, Tutumlu Ekonomi
modelleri "sınırsız büyüme" ve “eşitsizlik” sorunları karşısında kesin
çözümler önermiş değiller. Her ne kadar kısmen insan ögesine ağırlık verseler
de, insan -teknoloji (sayısal teknolojiler, yapay zeka vb.) karşıtlığı,
işsizlik, sınırsız üretim ve tüketimin yavaşlatılması, verimlilik artışlarının
ülkeler arası ve ülke içi dağılımı konularında net bir şey söylememekteler. Mikro
düzeydeki verimlilik arttırıcı modeller ise daha çok işletmelerin pazar
karlarını ve rekabet gücünü mümkün olduğunca yükseltmeye odaklanmış durumda.
Yeni kapitalizmle acaba üretkenlik artışı ile birlikte
yüksek büyümenin sürdürülebilmesi mi istenmektedir ? Büyük işletmelerin ve gelişmiş
ülkelerin iklim krizini gerçekten önleyici ve eşitsizlikleri azaltıcı yapılanmalara
gidilmesi konusunda sorumluluk alıp almayacakları açık değildir. Daha az
kaynakla daha çok üretim hedeflenirken, büyümenin sınırlandırılıp sınırlandırılmaması
konusunun açıklığa kavuşturulduğu söylenemez.
Covid salgınında bir türlü bir araya gelemeyen dünyanın
bu konularda ortak bir noktaya ulaşması oldukça zor gözükmekte. Makro ve mikro
düzeydeki modellerin bütünleştirildiği, kaynak verimlilik artışlarının ülkeler
arasında ve ülke içinde eşitsizlikleri azaltacak bir biçimde yansıtıldığı, yaşam
kalitesini iyileştirecek ölçüde büyümenin sağlandığı bir “Kapitalizm” ne kadar
mümkündür ? Ya da bu noktadan sonra onun adı “Kapitalizm" olur mu ? Sosyal-piyasa
ekonomisi modelinde görüldüğü gibi bu yaklaşımlar kar odaklı pazar ekonomisi içinde
eriyip gidecekler midir ?
Kapitalist sistemdeki bu arayışların henüz
sanayileşememiş ülkemizdeki yansımalarının nasıl olacağı ise; büyük ölçüde
merkezi ve yerel yönetimlerin kalkınma, büyüme, eşitsizlik, sürdürülebilirlik
ile ilgili öncelikleri belirlemedeki seçimlerine bağlı gözükmekte.
Kaynakça:
(1)
“We must move on from neoliberalism in the
post-covid era, Klaus Schwab, 2020, WEF
*”Herkese Bilim Teknoloji” dergisi 11 Aralık
2020 tarihli sayısında yayınlanmıştır.