Bilgehan
Gürlek
bilgehangurlek@gmail.com
Önceki yazımızda kentsel
başarım göstergelerinden ikisine (Küresel
Güçlü Kentler Endeksi ve İnovasyon Kentleri
Endeksi) değinmiştik. Bu yazıda diğer iki endeksten söz edeceğiz. İlk söz
edeceğimiz endeks; Küresel Kentler Yetenek Rekabet Endeksi (GCTCI) (1) . Sahip olunan
insan kaynağı yeteneklerinin yenilik, rekabet edebilirlik ve büyümeye katkısı
son yıllarda tartışılmaz hale gelmiştir. GCTCI, yetenek geliştirilmesi, kentin
bu yetenekler için çekici bir yer haline getirilmesi ve var olan yeteneklerin
elde tutulabilmesi gücünü ölçen bir endeks. Bu anlamda geçen yıllarda söz
ettiğimiz, “ülkeler” için geliştirilmiş küresel yetenek rekabet endeksinin bir
alt bölümü. Kentlerin başarımı 5 ana ögede içerilen toplam 16 gösterge ile
ölçülüp değerlendirilmekte. Beş ana öge ve bazı göstergeler şöyle
özetlenebilir: 1-Kolaylaştırmak/güçlendirmek
(ar-ge harcamaları, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim) 2- Çekicilik (Kişi başı GSYİH, yaşam
kalitesi, çevre kalitesi ) 3- Yetiştirmek/geliştirmek
(üniversiteler sıralaması, yüksek öğrenim kayıt oranı) 4- Korumak (kişisel güvenlik, alım gücü) 5- Küresel bilgi oluşturmak (iş
gücündeki yüksek öğrenim oranı, uluslararası organizasyon sayısı).
2019 yılı için
değerlendirilen 114 kent içinde ilk 5 sırayı alan kentler ve İstanbul’un sırası
tablo-1’ de gösterilmektedir.
GCTCI
|
|
1
|
Washington
|
2
|
Kopenghag
|
3
|
Oslo
|
4
|
Viyana
|
5
|
Zürih
|
67
|
İstanbul
|
İstanbul
üçüncü çeyrek dilimde (67.) yer alırken ülke performansı (74.) na yakın bir
derece sergilemekte. Küresel bilgi
oluşturmak alt grubunda göreceli daha iyi bir başarım göstermekte (45.). Yetenek çekebilme ve var olanları kentte tutabilme alt
bölümlerinde sırasıyla 89. ve 92. olarak oldukça geride yer almış: son günlerdeki yurt dışına
mühendis göçü düşünüldüğünde şaşırtıcı değil. Yetiştirme grubunda ise 63. olabilmiş. Bu sonuçlarla sayısallaşma
ve sanayi 4.0’ün gereksineceği insan kaynaklarını oluşturabilmek zor gözüküyor.
Yerel yönetimlerin rant politikalarından ve kısa erimli yaklaşımlardan biraz
sıyrılıp, insan kaynaklarını geliştirici uzun erimli stratejiler oluşturmaya başlamaları kentlerin
geleceği açısından vazgeçilmez görünüyor.
Ele alacağımız son
endeks: Sürdürülebilir Kentler Endeksi (SCI) (2) . Sayısallaşma ile gelen
dinamizm kentler için hem tehdit hem fırsatlar oluşturabilmekte. Verilere kolay
erişim, verimlilik artışları sağlanırken; işsizlik, gelir eşitsizliği, çevresel
sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Eğitimli ve sağlıklı bir iş gücüne sahip
olmak, çevrenin korunması; sürdürülebilirlikle birlikte ön plana çıkmıştır. Endeks
değerlendirme yöntemi ekonomik, toplumsal ve çevresel olmak üzere 3 anahtar öge
içerisinde toplam 48 göstergenin puanlanmasına dayanmakta. Göstergelerden
bazıları şöyle: 1.Ekonomik ; kişi
başı GSYİH, istihdam oranı, küresel ağ yapılarda yer alma, internet alt yapısı,
üniversite-sanayi ar-ge işbirliği, hava ve raylı ulaşım yoğunluğu. 2. Toplumsal; kişisel sağlık ve eğitim
düzeyi, bireysel mutluluk, çalışma saatleri, gelir dağılımı, kent yaşamında
ulaşım ve sayısal hizmetler. 3. Çevre;
su tedariki, hava kirliliği, enerji tüketimi, geri dönüşüm oranları,
yenilenebilir enerji yatırımları, bisiklet kullanım alt yapıları, doğal
afetlere karşı önlemler.
2018 yılı için
değerlendirilen 100 kent içinde ilk 5 sırayı alan kentler ve İstanbul’un sırası
tablo-2’ de gösterilmektedir.
Sürdürülebilir
Kentler Endeksi
|
|
1
|
Londra
|
2
|
Stokholm
|
3
|
Edinburg
|
4
|
Singapur
|
5
|
Viyana
|
82
|
İstanbul
|
Tablo-2
İstanbul genel sıralamada
son çeyrekte (82.) yer alırken, çevre
alt ögesinde 88. sıradadır. Betonlaşma ve
inşaat furyası ile farklı bir sonuç almak sürpriz olurdu. Değerlendirme
raporunda ayrıca alınan puanlara göre dört kent kümesi oluşturulmuş: 1. Dengeli Yenilikçiler ; sosyal ve
ekonomik göstergelerde güçlü kentlerden oluşuyor. Genel sıralamadaki en üst 25
kent bu grup içerisinde. 2. Endüstri
Ötesi Fırsatçıları ; sosyal ve çevresel göstergelerde güçlü olan, çoğunluğu
Kuzey Amerika ve birkaç Avrupa ve Avustralya ülkelerinden 33 kent. 3. Gelişen Kentler ; ekonomisi zayıf,
kuralsız ekonomi ve plansızlığın egemen olduğu yeni yükselen 19 kent bu grupta.
4. Hızla Büyüyen Mega Kentler ;
ekonomisi zayıf Çin ve Hindistandaki büyük kentler.
İstanbul
3. Grupta plansız gelişen kentler
içerisinde yer bulmuş. Son dönemlerde, beş yıllık kalkınma planlarının ve
Devlet Planlama Örgütünün rafa kaldırılmasının bu sonuçta payı yok mudur ?
Özetlenen tüm dört kent
endeksinde de “ekonomik göstergeler”in yanısıra
aşağıdaki benzer göstergelerin yer
aldığını not etmeliyiz : ar-ge ve inovasyon, ağ yapılarda işbirlikleri, yaşam
düzeyi, eşitlik, eğitim kalitesi ve sayısal yetkinlikler, nitelikli
üniversiteler, sağlık hizmetleri, sanatsal etkinlikler, müzeler, konser ve
tiyatro alt yapıları, çevre kalitesi, yeşil alan yaygınlığı, yenilenebilir
enerji kullanımı vb. Tüm listelerde en üst sıralada yer alan kentlerin hemen
hemen hepsi yüksek gelir düzeyine sahip refah ülkelerindendir. Bu kentlerin
ortak özelliği; salt ekonomik faktörlerde değil yukarıda sıralanan
göstergelerin çoğunda sıralamaların en üst dilimlerinde yer almalarıdır. Bunlar
içerisinde özellikle Kuzey Avrupa ülke kentleri başta olmak üzere bir grup kent;
insanı ön plana alan, herkes için yaşam standartlarını yükseltecek kapsayıcı,
eşitlik ve büyümeyi birlikte sağlamaya çalışan, kaynak kısıtlılığını göz önüne
alarak sürdürülebilirliğe önem veren stratejiler ile farklılaşmaktadırlar.
Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde yer almasına karşın, en büyük kenti İstanbul’un göstergelerdeki düşük başarım
düzeyi; yerel yönetimlerin eşitlik, gelişme ve sürdürülebilirliği birlikte ele
alacak bütüncül ve uzun erimli politikalara yönelmesi gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
Kaynakça:
(1) The
Global Talent Competitiveness Index 2019, Insead
(2) https://www.arcadis.com/en/global/our-perspectives/sustainable-cities-index-2018/citizen-centric-cities/
* Herkese bilim teknoloji dergisi 5 nisan 2019 tarihli sayısında yayınlanmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder