T.
Bilgehan Gürlek
Endüstri
Yük. Mühendisi
bilgehangurlek@gmail.com
Üretimin geleceğine hazır
olmadan, salt dijitalleşme ile dönüşüm kervanında yer alabilmek bir hayaldir...
Hızla artan robotlar,
katlamalı üretim, nesnelerin interneti, yapay zeka vb. teknolojik yenilikler beraberinde
üretimi dönüştürecek yeni üretim teknolojileri ve iş modellerini doğurmaktadır.
Genel olarak gelişmiş ülkelerdeki verimlilik artışına dayalı olarak üretim
kesiminden hizmet kesimine iş gücü kaymalarına bakarak üretimin ağırlığının
azaldığı kanısına kapılmak yanıltıcı olur. Üretim tüm ülkelerde “yenilik”lerin
motoru durumundadır: Çin, Almanya, Japonya ve Güney Kore’deki özel kesimce
gerçekleştirilen toplam ar-ge miktarının %80’i tek başına imalat firmalarınca
yapılmaktadır (1).
Üretimin değişen doğası
kazanılması gerekli yetkinlikleri de etkilemektedir. Dünya Ekonomik Forumu (WEF)
girişimince gerçekleştirilen bir proje ülkelerin “geleceğin üretimi”ne hazırolma düzeylerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi
ile üretim dönüşümü’nü ön plana
almaktadır (1). WEF tarafından hazırlanan 2018 yılı proje raporunda, ülkelerin
“geleceğin üretimi”ne hazır olma düzeylerinin belirlenmesine yönelik araçlar ve
bir kıyaslama çerçevesi sunulmakta, ülkelerin önlerinde duran fırsatlara ve
risklere dikkat çekilmektedir.
Karmaşıklık
ve ölçek
Yöntem ülkelerin halihazırdaki
başarım düzeylerinden çok gelecek için hazır olabilme yeteneğini ölçmeye
odaklanmıştır. Burada “hazır olmak” ile gelecek üretim fırsatlarından yararlanabilme
ve olası risklere karşı esnek ve çevik tepki verebilme yetenekleri
kastedilmektedir. Değerlendirme, sektörel ve bölgesel farklılıklardan bağımsız
olarak ülkelerin ortalama hazırlık düzeylerini ölçmekte ve iki ana bileşenden
oluşmaktadır: 1) üretim yapısı (var
olan üretim temeli), 2) üretim
sürücüleri (üretim dönüşümünü kolaylaştıranlar). Üretim yapısı
“karmaşıklık” (complexity) ve “ölçek” olmak üzere iki alt öge ile
ölçülmektedir. “Karmaşıklık” altında özgün ürün üretimi ve ürün çeşitliliği değerlendirilirken,
“Ölçek” ile toplam üretim katma değeri ve gayri safi ulusal gelir içindeki payı
ölçülmektedir. Üretim sürücüleri ise; “teknoloji ve yenilik”, “insan
sermayesi”, “küresel ticaret ve yatırım”, “kurumsal çerçeve”, “sürdürülebilir
kaynaklar” ve “talep ortamı” alt ögelerinden oluşmakta. Değerlendirme modelinin
tamamında 59 gösterge bulunmakta. Değerlendirme sonucuna göre ülkeler (toplam
100 ülke) benzer ülkelerle karşılaştırma yapılabilecek 4 örnek ya da model küme
içine yerleştirilmiştir: “lider”, “yüksek potansiyele sahip”,“gelişmekte olan”,
ve “üretim temeli/geçmişi olan” ülkeler. 100 ülke içerisinde “üretim yapısı”nda
Japonya, “üretim sürücüleri”nde A.B.D birinci sırada yer almışlardır.
Türkiye, üretim temeli olan fakat üretim
sürücülerinde zayıf olan 10 ülkeden (Macaristan, Hindistan, Litvanya,
Meksika, Filipinler, Romanya, Rusya, Slovakya, Tayland, Türkiye) oluşan kümede
yer almış olup, hem “üretim yapısı” hem “üretim sürücüleri” göstergelerinde bu 10
ülke içerisinde 9. Olabilmiştir. Ülkemizin 100 ülke içerisindeki sıralamaları ise
aşağıdaki gibidir:
Üretim
Yapısı..................... 32.
Ölçek ...18. / Karmaşıklık...42.
Üretim
Sürücüleri............... 57.
Teknoloji
ve yenilik...54. / insan kaynağı...72. / küresel ticaret ve yatırım...57. /
kurumsal çerçeve...64. / Sürdürülebilir
kaynaklar...51. / talep ortamı...26.
“İnsan kaynağı” Türkiye’nin en
zayıf olduğu öge olarak göze çarpmakta. İnsan kaynağı altında raporda
ayrıntıları verilen bazı alt gösterge değerleri daha da dikkat çekici:
“matematik ve bilim eğitimi kalitesi”nde 80. sıra, “mesleki eğitim kalitesi”nde 97.sıra,
“öğretimde eleştirel ve çözümleyici düşünme”de 100.(sonuncu) sıra ! “Teknoloji
ve yenilik” altındaki “yıkıcı/yeni fikirlere kucak açan firmalar” alt
göstergesinde ise 92. olunabilmiştir. Ülkemiz göreli ekonomik büyüklüğüne bağlı
olarak “ölçek” göstergesinde ilk 20 ülke arasında yer alabilmesine karşın, “karmaşıklık”
göstergesindeki sırası (42.) özgün üretimini geliştirmesi gerektiğini
göstermektedir.
“İnsan kaynağı” ve “teknoloji
ve yenilik” ögelerinde en üstlerde yer alan 10 lider ülkenin aynı zamanda
“kurumsal çerçeve” göstergesinde de yüksek başarım gösterdikleri görülmektedir.
Buna karşılık üretim temeli/geçmişi
olanlar grubundaki ülkelerin en kötü oldukları alanlar “kurumsal çerçeve”, “insan kaynağı”, “teknoloji ve yenilik”tir.
“Kurumsal çerçeve”nin devletin
üretim ve teknoloji dönüşümünü destekleyici strateji ve yasal düzenlemeleri
geliştirmesini ve “hukukun üstünlüğü”nü
içerdiği göz önüne alındığında, ülkemizin sıralamadaki yerine (64.) şaşırmamak
gerek.
Lider ülkeler “üretim karmaşıklığı” ögesinde yüksek
başarım gösterirken, ülkemizin de içinde bulunduğu üretim temeli olan ülkeler
grubu daha çok üretim yapısının “ölçek” alt göstergesinde yeterli gözükmektedirler.
Bu ülkeler, üretim sürücüleri
(“insan kaynağı”, “teknoloji ve yenilik”, “kurumsal çerçeve” vb.) ögelerinde
ilerleme sağlayamazlarsa geleceğin teknoloji-üretim dünyasına yetişememe ve
“erken sanayisizleşme” riski ile karşılaşabileceklerdir.
Yukarıdaki verilerin ışığında,
ülkemizin geleceğin üretimine hazırlanabilmesi için “teknoloji ve yenilik”
kapasitesini artırırken, “üretim karmaşıklığı”nı geliştirecek yüksek teknoloji
üretimine yönelmesi, eğitim kalitesi ve eleştirel-özgür düşünce ortamı ile
birlikte “insan kaynakları” yeteneklerini geliştirmesi, “kurumsal çerçeve”leri
oluşturması olmazsa olmaz ön koşullar olarak ortaya çıkmaktadır.
Üretimin
geleceğine hazır olmadan, salt sayısallaşma (dijitalleşme) ile dönüşüm
kervanında yer alabilmek bir hayaldir. Hazır olabilmek ise ülke çapında; üretim
yönetimi, teknoloji ve yenilik yönetimi, proje yönetimi vb. yetkinliklerimizin
ölçülerek değerlendirilmesi ve üretim dönüşümüne giden yolda gerekli
iyileştirmelerin yapılması ile sağlanabilecektir.
Kaynakça:
(1)
Readiness
for the Future of Production Report 2018, WEF
*
"Herkese Bilim Teknoloji" dergisi 13 Nisan 2018 tarihli sayısında
yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder